Mahmutşevketpaşa Köyü - Polonezköy - Beykoz Doğa Yürüyüşü


Güzel bir pazar sabahından herkese merhabalar...

Baharın bizlere göz kırptığı şu günlerde Uzaklar Derinler doğa ve yürüyüş grubumuz ile birlikte güzel bir pazar gününü değerlendirmek için Mahmutşevketpaşa Köyü'nün yolunu tuttuk. Mahmutşevketpaşa'dan Beykoz sahiline doğru yapacağımız 19 kilometrelik doğa yürüyüşümüzü burada sizlerle paylaşalım diyoruz ve başlıyoruz... :)

İlk önce güne köy kahvesinde yaptığımız güzel bir kahvaltı ile başlıyoruz. Yanımızda getirdiğimiz börekler, poğaçalar, domates, peynir ve zeytinler kahvedeki güzel çaylar ile birleşince harika bir kahvaltı çıkıyor ortaya. Tabi güzel insanlar ve güzel sohbetler ile de birleşince tadından yenmiyor...


Kahvaltımızın ardından son hazırlıklarımızı yapıyoruz ve ekip liderimiz Mete abi eşliğinde çıkıyoruz yola. Biz bir yandan ilerlerken o da arkada keşif yapıyor. 


Asfalt yolda yürüyüşümüz uzun sürmüyor. Mete abinin 1 dakika süren keşfinin ardından atıyoruz kendimizi yeşilin kucağına.


Çok geçmeden bir düzlükte mola verip sabah sporumuza başlıyoruz. Vücudumuzun bu uzun güne hazır olmasını sağlıyoruz. Burada Mete abi bize rotamız ve doğa yürüyüşleri hakkında bilgiler veriyor. 


Artık fiziken ve ruhen bugün 20 kilometre yürümeye ve tırmanmaya hazırız! Ekibimiz son derece enerjik ve pozitif. Bu ekibe dağ dayanmaz... :)


Bu arada unutmadan yürüyüşümüzde yalnız değiliz. Mahmutşevketpaşa köyünden beri peşimize takılan bu üç dostumuz da ekibimizle birlikte yürüyüp bizlere eşlik ediyorlar. 


Ormanda yürüyüşümüze devam ederken önümüze çıkan ilk ciddi engelimizin de üzerinden atlamak suretiyle üstesinden geliyoruz :)


Yaklaşık 1 saatlik bir yürüyüşün ardından bulduğumuz ilk düzlükte ilk molamızı veriyoruz. Mola sürelerimiz ortalama 5-6 dakika oluyor. Yorgunluk belirtisi diye bir şey yok bu ekip yorulmak nedir bilmiyor..! :)


Molamızın ardından yürümeye devam ediyoruz.


Yazımıza "Baharın bize göz kırptığı şu günlerde" diye başlamıştık ya işte tam bu sırada bahar bize diğer yüzünü gösteriyor. Damla damla başlayan yağmur biranda hızını arttırıyor. Ama biz her türlü sürprize hazırlıklıyız, yağmurluklarımızı giyiyoruz...


Yağmur eşliğinde yürüyüşümüze devam ederken yemyeşil bir doğanın tam ortasında gelin gibi duran bembeyaz harika bir ağaç bizleri çok heyecanlandırıyor. 


Her yürüyüşümüzde önümüze bir akarsu engeli çıkıyor. Ekip olarak o kadar motiveyiz ki bu engeli Mete abinin teknikleri ve yardımları sayesinde başarılı bir şekilde geçiyoruz. Özellikle hanımların performansı muhteşem!


Akarsu sonrasında uzun bir tırmanışa geçiyoruz. Bu tırmanış bizi baya bir yorsa da motivasyonumuzdan hiçbir şey kaybetmiyoruz. Filiz hanımın "Kuuuuşş sesleriiii ovalara yayılııııırrr" şarkısı kulaklarımızda çınlıyor ve bu şarkı gün boyunca motivasyonumuzu en üst seviyede tutmamızı sağlıyor. 


Yoğun tırmanışımızın ardından kocaman bir yaylaya ulaşıyoruz. Arkamızda ise muhteşem bir manzara bırakıyoruz. Bu manzarada bir hatıra fotoğrafı çekilmemek olmaz...


Yayla da bizleri tam bir hayvanlar alemi karşılıyor. Köpekler, inekler, atlar ve hatta leylekler var. Burada mis gibi bir havayı içimize çekiyoruz. Ekibimizin ortak fikri ise burada çok iyi kır düğünü yapılabileceği konusunda. Aramızdan ilk evlenecek kişinin düğününü burada yapmak için sözleşiyoruz. Bakalım piyango kime vuracak? :)


Yayladan çıkıp yine ormanın içine doğru giriyoruz. Bu arada köpeklerimiz bize artık iyice alıştılar. Biz de onlara gereken ilgi ve şefkati eksik etmiyoruz tabiki.


Bu sırada Şükran ve Filiz hanımı bir liderlik savaşı içerisinde görüyorum. Doğadan edindikleri dallar ile giriştikleri tatlı düello yenişemeden bitiyor ve dostluk kazanıyor. Fazla oksijen bize pek iyi gelmedi sanırım :)


Hafif yorgunluğun yanında yavaş yavaş açlık da başlayınca artık öğle yemeği molası için bir durak noktası bulmak niyetindeyiz. Tam bu sırada ulaştığımız tepeden aşağıya baktığımızda bir tavuk çiftliği görüyoruz.


Yukarıdan çiftliğe doğru indiğimizde bizleri genç bir arkadaş karşılıyor. Bu genç arkadaşın ismi Tayfun. Kısa sürede Tayfun ile kaynaşıyoruz ve grup halinde eve çay içmeye davet ediliyoruz. Evde aynı zamanda Tayfun'un annesi Hülya hanım ve Tayfun'un anneannesi Seher hanım da bizleri içeri buyur ediyor.


Bu güzel insanlar bize evlerini ve sofralarını açıyor. Hiç tanımadığı 13 kişiyi evine davet ederek Türk misafirperverliğinin en güzel örneğini sunuyorlar bizlere.

Çay içmek için girdiğimiz evde sofralar kuruluyor. Bizler öğle yemeği için getirdiğimiz böreklerimizi çıkartıyoruz. Evin hanımı Hülya hanım ise bizlere taze taze köy yumurtalarından muhteşem bir ziyafet sunuyor. Bu yumurtaları şehirde bulmak ne mümkün. Tabiki bu lezzete balıklama dalıyoruz ve bu güzel anı hemen ölümsüzleştiriyoruz.


Yemeklerimizi yedikten sonra sıra geliyor evin en küçük üyesi ile tanışmaya. Tayfun bizleri yavru bir oğlak ile tanıştırıyor. Bu sevimli yaratık ile Mete abi arasında çok güzel bir manevi bağ kuruluyor. Bu güzel görüntüleri sizlerle paylaşmadan olmazdı :)



Yemeğimizi yiyip güzelce bir dinlenmemizin ardından artık ayrılık vakti geliyor. Bizleri evlerinde misafir eden Tayfun, Hülya abla ve Seher teyzemize çok çok teşekkür ediyoruz ve onlar ile birlikte bir hatıra fotoğrafı çektiriyoruz.


Sıra geldi yediklerimizi eritmeye. Bunun için bolca vaktimiz olacak. Çünkü daha yolun yarısındayız ve yürüyecek yaklaşık 10 kilometre daha yolumuz var.


Yürüyüşümüz devam ederken bir de ne görelim? Bizimle beraber köyden gelen köpeklerden siyah olanı peşimizden geliyor. Biz onu çoktan unutmamıza rağmen o bizim peşimizi bırakmamış. 


Köpeğimizin tekrar aramıza katılmasıyla neşemiz daha da artıyor. Zöhre hanım, Nevin hanım ve Adalet hanımın müzik ziyafetiyle şarkılar ve türküler eşliğinde yürümeye devam ediyoruz.


Dik bir yokuşun ardından yine yüksek bir tepeye ulaşıyoruz. Bu tepede meyve ve çikolata molası veriyoruz. Bu yokuşun bizi çok yorduğu bir gerçek. Köpeğimizin bile yorulduğunu görünce mola süremizi biraz daha uzatıyoruz.


Tabi yemeği görünce hemen kedine geliyor arkadaş... :)


Molamızın son bölümünde çiçek sulama seansından hemen sonra yürüyüşümüze devam ediyoruz. Patika yoldan ilerleyerek Zerzevatçılar Köyü'ne ulaşıyoruz. Buraya ulaşmamız Polonezköy Ormanı'nı bitiriyor anlamına geliyor. Ama tabiki güzergahımızda halen yeşil alanlar mevcut.


Köyün içerisinde genelde bizi görenler uzaylı görmüş gibi tepki veriyorlar :) Hatta bir amca "hayrola kardeşim yolunuzu mu kaybettiniz" diye yardımcı olmaya çalışsa da kısa zamanda bizim normal olmadığımızı anlayınca peşimizi bırakıyor... :)

Aynı köyde yine "Oradan gitmeyin orada yol yok" diyen amcamıza "bizim zaten yollarla işimiz yok amcacığım" cevabımızla dalıyoruz yine kırsala...


Sevgili köpeğimiz yine bize liderlik etmeye devam ediyor. Bu arada neredeyse günün sonuna yaklaşıyoruz ve biz hala sabahtan beri bize eşlik eden köpeğimize isim koymadığımızı yeni fark ediyoruz. Hemen ani bir fikirle köpeğin isim babası oluyorum. Bize olan sadakatinden dolayı köpeğimizin isminin 'Sadık' olmasını grubumuza demokkratik bir şekilde teklif ediyorum ve kimse itiraz etmiyor. Belki de yorgunluktan kimsenin itiraz etmeye mecali kalmamış :) Köpeğimizin ismi 'Sadık' oluyor...


Bugün yağmur bir yağıyor bir duruyor. Yağmurlukları bir giyip bir çıkarıyoruz. Bu arada ana yola ulaşıp Kirazlı Yayla Köyü'ne geliyoruz.


Kısa bir cadde yürüyüşünden sonra son defa yeşile dalıyoruz. Yürüyüşümüzün bu son kısmında Beykoz Sahiline inme hayaliyle çeşitli planlar yapıyoruz. Çorba içmek, künefe yemek gibi açlığın getirdiği fikirler var aklımızda...


Ve işte Beykoz! Artık Beykoz sokaklarındayız. Beykoz Korusu içine girerek Beykoz Sahili'ne doğru inmeye devam ediyoruz. Saat 10:30'da Mahmutşevketpaşa Köyü'nden başlayan doğa yürüyüşümüz saat tam 18:00'da Beykoz Sahili'nde sona eriyor.


Mete abi yürüyüşün hemen başında Beykoz sahilinde saat 18:00 gibi oluruz demişti ve bu tahmin 1 dakika bile sapmadı. Mete abi Yedigöller yürüyüşündeki dakikliğini burada da konuşturdu. Bu kesinlikle saygı duyulması gereken bir yetenek! Alkışlar Emin Mete Siverek'e...

Beykoz'a geldiğimizde en çok Sadık'tan ayrılacağımız için üzülüyoruz. Tam 19 kilometre boyunca bizlerden ayrılmayan değerli dostumuzu Beykoz'da bırakarak hayalini kurduğumuz çorbacıya gidiyoruz ve günün finalini güzel bir çorba sonrasında künefe ile yapıp kendimizi ödüllendiriyoruz.


Bugün yine çok güzel dostlar kazandık. Güzel insanlarla yapılan güzel bir yürüyüşün daha sonuna geldik. Başta Uzaklar Derinler grubu başkanı Sn. Emin Mete SİVEREK olmak üzere bu muhteşem pazar gününe katkı sağlayan  herkese teşekkür ediyorum.

Beykoz'dan Sevgilerle...

Bugün Nereleri Gezdik?

Mahmutşevketpaşa - Polenezköy - Beykoz Doğa Yürüyüşü Rotamız ( 19 km)

27.03.2017
Caner ÇELİK

Fotoğraflar : Caner ÇELİK, Emin Mete SİVEREK, Filiz AKBABA

Bu Yazılar da İlginizi Çekebilir
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Yazı hakkındaki fikir ve görüşlerinizi yazının altına yorum yaparak paylaşırsanız çok sevinirim. Ayrıca bölgeye gezi planı yapacaklar sorularını paylaşabilirler. Elimden geldiğince yardımcı olmaktan zevk duyarım.

Gezilerim sırasında anlık paylaşımlarımı yazılardan önce İnstagram'dan yapıyorum. Dilerseniz sosyal medya hesaplarımdan paylaşımlarımı takip edebilirsiniz.

Bu yazıda  Mahmutşevketpaşa Köyü, Mahmutşevketpaşa Doğa Yürüyüşü, Polonezköy Doğa Yürüyüşü, Beykoz Doğa Yürüyüşü, İstanbul Gezilecek Yerler, İstanbul Doğa Yürüyüşü, İstanbul Gezilecek Yakın Yerler, İstanbul Doğa Alanları  konularına yer verdik. Umarım beğenmişsinizdir.

Sosyal Medya Takip
   
Bu Yazıyı Paylaş:  Facebook Twitter Google+

8 yorum:

  1. Biz de hemen hemen aynı bölgeden grupla bir yürüyüşe çıktık fakat rehberimizden hiç memnun kalmamıştık. Tabiri caizse kaybolduk ve programa uyulamamıştı. Bir sonraki gezimizde sizinle gitmek isteriz. Çok keyifli bir gezi olmuş belli ki. Anlatım için teşekkürler

    YanıtlaSil
  2. Caner yüreğine, kalemine sağlık çok güzel bir yazı olmuş. Yeni yerler görmek, yeni insanlar tanımak, hava koşullarının sürekli değişken olması, yürüyüş sırasında zorlu parkurları atlatmak, fotolar - videolar - şarkılar, muhabbetler yani yürüyüşü dolu dolu geçirmek gün sonunda insanı çok mutlu ediyor. Ki 1 gunlugune İstanbul stresinden uzaklaşmak bile insanı mutlu ediyor. Başta rehberimiz Mete olmak üzere herkese teşekkür ederim.
    Nevin Ipek

    YanıtlaSil
  3. Muhteşem bir gezi ve akabinde muhteşem bir yazı, ne denebilir ki bundan gayrı.
    Ercan Gün

    YanıtlaSil
  4. Çok güzel bir anı yazısı olmuş gülümseten cümleler olmuş

    YanıtlaSil
  5. Mehtap Sarı30 Mart 2017 02:18

    Okuyunca sizlerle birlikte bu günü geçirmiş gibi oldum. Gerçekten çok güzel bir gezi ve çok güzel bir yazı olmuş. Umarız bir dahaki sefere bizde katılabiliriz. Sitenizi takipteyiz Caner bey

    YanıtlaSil
  6. FİLİZ AKBABA30 Mart 2017 15:15

    Yazı,fotoğraflar ve videolar ile "An" ı yaşamak bu olsa gerek.Emeğine sağlık Caner bey teşekkürler.

    YanıtlaSil
  7. Caner yüreğine sağlık, çok güzel bir yazı, fotoğraflar muhteşem teşekkürler. Başta Mete'ye böyle güzel etkinlikler yapıp güzel insanlarla dostluklara vesile olduğu için ve sizlere bu kadar güzel bir gün geçirmemin nedeni olduğunuz için tekrar teşekkürler.

    Yeni etkinliklerde görüşmek üzere sevgiler.

    Adalet Ertürk

    YanıtlaSil
  8. çok güzel bir doğa yürüyüşü olmuş... şahane bir ekip olmuşsunuz tebrik ederım...musmutlu gezilere :)

    YanıtlaSil

En Çok Okunanlar