Bir Sonbahar Masalı 'Yedigöller'

Yedigoller-Gezenti-Caner

Güzel bir sonbahar pazarından herkese merhabalar...

Bu hafta sonu Uzaklar Derinler doğa ve yürüyüş grubumuz ile birlikte Sonbahar mevsiminde gidilebilecek en güzel yerlerden biri olan Yedigöller'e gittik, gezdik, yazdık... Geçirdiğimiz bu harika günde bizlerle birlikte olamayan ve Yedigöller'e gitme planı yapan dostlarımıza da bir güzel anlatalım dedik. :)

Başlıyoruz...

Sabahın erken saatlerinde buluştuğumuzda herkeste bir uyku hali devam etmekteydi. Bunu çözmenin en iyi yolu ise gidiş yolunda Sapanca Gölü kenarında yapılacak muhteşem bir kahvaltıydı... 

Hamarat arkadaşlarımızın yaptığı poğaçalar, börekler, kekler ve harika bir manzara eşliğinde bol oksijenli bir kahvaltı ile başladık güne.


Sapanca Gölü'nün inanılmaz manzarası ve huzur verici ortamından çok etkilendik. Bol bol selfiler ve manzara fotoğrafları çekerek anları ölümsüzleştirdik. Sapanca gölü kenarında harika manzarayı bir türlü bırakmak istemesek de Yedigöller artık bizi çağırıyordu. Bu yüzden Yedigöller'e doğru hızlı bir şekilde ulaşma "olasılığı yaratarak" yolumuza koyulduk.. :)

***

Yedigöller'e Nasıl Gidilir?

Eğer İstanbul yönünden ulaşmak istiyorsanız Bolu şehir merkezinden Yedigöller sapağına girerek ulaşabilirsiiz. Bu yolu kullanacaklar için Bolu şehir merkezinden Yedigöller 42 km mesafededir. Bu yol eskiden beri çok kötü bir yol olarak bilinirdi fakat yeni dökülen asfalt sonrasında biraz virajlı olsa da  kullanılabilir duruma geldi. Fakat karlı havalarda yine de dikkatli gitmekte fayda var.

Ankara yönünden ulaşmak isteyenler için de güzergah tavsiyem Yeniçağa sapağından girip Mengen üzerinden Yedigöller'e ulaşmaktır. Bu yol ise ana yoldan 53 km mesafelidir. 

Her iki yolda da Yedigöller'e yaklaştıkça inanılmaz bir doğaya girdiğinizi fark edeceksiniz. Ağaçların yılın her mevsiminde sunduğu birçok renk zenginliğini yol boyunca keyifle izleyeceksiniz. 

Biz Bolu merkez yolunu tercih ediyoruz ve ana yoldan yaklaşık 1,5 saat sonra Yedigöller Tabiat Parkı'nın göller bölgesine ulaşıyoruz. 

Yedigöller Milli Parkı


Yedigöller Milli Parkı, Bolu ilinin kuzeyinde bulunan eşsiz bir tabiat harıkasıdır. Birbirinden farklı ebatları ve derinliği olan 7 ayrı gölün (İncegöl, Sazlıgöl, Nazlıgöl, Kurugöl, Deringöl, Büyükgöl, Seringöl) bulunduğu bu alan 1965 yılında Milli Parklar kapsamnda koruma altına alınmıştır. Göller aralarında 100 metre yükseklik farkı bulunan iki plato arasında yer alır.

Milli park içerisinde kayın, gürgen, kızılağaç, akağaç, kavak, sarı ve kara çam, köknar, fındık, ıhlamur ve porsuk ağaçları bulunur. Bu ağaçlar özellikle sonbahar aylarında muhteşem bir görüntüye bürünürler. Yani Yedigöller'e ne zaman gidilmeli? sorusuna cevap olarak yılın Ekim ve Kasım aylarını önerebilirim.

***

Bolu yönünden Yedigöller Milli Parkı'na ulaştığımızda bizi ilk olarak Kapankaya Tepesi Seyir Terası karşılıyor. Burada kısa bir mola verip Yedigöller'e tepeden bakmanızı tavsiye ederim. Yolun sağ tarafına aracınızı park edip sol kısımdan devam eden merdivenler ile yaklaşık 5 dk.lık bir yürüyüşle tepeye çıkabilirsiniz. 


Buraya çıktığımızda harika bir manzara ile karşılaşıyoruz. Buradan Yedigöller Milli Parkı'nın tamamını görebilirsiniz. Fakat göllerden sadece 2 tanesi görünüyor, diğer göller ise ağaçlar arasında kaldığı için bu açıdan görmek maalesef mümkün değil. Bu manzarayı değerlendirerek güzel bir hatıra fotoğrafı çekiliyoruz. Bu güzel selfi için sevgili Emin Mete SİVEREK'e teşekkür ederiz :)


Kapankaya'dan inip göllerin olduğu bölüme doğru devam ediyoruz ve aracımızdan iniyoruz. Gezimizin devamına yürüyerek devam edeceğiz. Bizleri ilk olarak İncegöl karşılıyor. Adından da anlaşıldığı gibi incecik ve küçücük, tablo gibi bir göl. Hani önünde durup fotoğraf çektirseniz o manzarayı bozacaksınız diye korkulacak kadar güzel... :)


Şimdi de bu güzel manzaraya güzel insanlar koyuyoruuuz.. Alın size mükemmel bir tablo.. :)


İncegöl'ün sol kenarından ilerlediğimizde biraz ileride Sazlıgöl'ü görüyoruz. Burası İncegöl'e nazaran biraz daha büyük. Gölün büyük kısmında bulunan sazlıklardan ismini almış. 


Sazlıgöl'ü gördükten sonra U dönüşü yaparak İncegöl'ün diğer tarafından yürümeye devam ediyoruz. 


Araç yoluna yeniden çıktığımızda yürüyüşümüze sağ taraftaki merdivenlerden aşağıya doğru inerek devam ediyoruz (araç yolu piknik alanına doğru devam ediyor). Bu merdivenlerden iniğimizde hemen aşağıda bizleri Nazlıgöl karşılıyor. 


Nazlıgöl'ün sağ tarafındaki patika yoldan ilerliyoruz. Biraz ileride Kurugöl var. Burası aslında Yedigöller'in pek 'göl' diyemeyeceğimiz tek gölü. Adından da anlaşılacağı gibi yılın birçok bölümünde kuru ve bazı kısımlarında bataklık oluşmuş durumda. Kurugöl, Nazlıgöl'ün taşkınlarıyla beslendiği için yağışlı dönemlerde daha bir göl haline dönüşüyor.

Biz tam Kurugöl'ün yanından geçerken esen rüzgarlar bir yaprak yağmuru oluşturmaya başlıyor. Zeynep ise bunun keyfini çıkarıyor.. Poza yetişiyorum ama yaprak yağmuruna maalesef yetişemiyorum...


Biraz ileride bulunan harika köprü tam fotoğraflık. Biz bu fırsatı kaçırır mıyız?


Yedigöller Milli Parkı'nda göller arasında araç yollarının haricinde patika yollar mevcut. Bu patika yollarda çok keyifli bir doğa yürüyüşü yapabiliyorsunuz. Patika yolların kenarlarındaki tabelalardan da yardım alarak bizim yaptığımız yürüyüş rotasını sizde kendi gezilerinizde kullanmanızı tavsiye ediyorum.


Karnımızdan gelen gurultular artmaya başlayınca artık yemek molası zamanımız geliyor. Yanımızda getirdiğimiz aperatiflerimizi yemeye başlıyor ve biraz soluklanıyoruz.


Yemek sonrasında Zeynep ve İrem arasında geçen 'En hızlı ıslak mendil çekme' yarışmasını da İrem kazanıyor. Kendisini tebrik ediyor ve ıslak mendiller için teşekkür ediyoruz... :)


Tam bu sırada nereden çıktığını anlamadığımız bir Fenerbahçe - Beşiktaş atışması alevleniyor. Bu atışmayı derhal tatlıya bağlayarak dostluk fotoğrafı çekiliyoruz :)



Gülen Kayalar'dan aşağıya doğru inerken Porsuk Ağacı grupça ilgimizi çekiyor ve bu ağaçla anlamsız bir şekilde fotoğraf çekilme iste uyanıyor hepimizde :) 

Grup halinde ağacın önünde toplanınca ağacın yazısının arkamızda kaldığını fark ediyoruz ve tabiki çözüm gecikmiyor. Tahtayı bulunduğu yerden alıp Grup Porsuk Fotoğrafı çekiliyoruz :)


Tabi biz bu ağaç isimlerinin yazdığı tahtaların taşınabilir olduğunu fark edince "acaba başka bir ağacın yanına koysak kimse fark eder mi?" diye sorular geliyor aklımıza... ama yapmıyoruz tabiki öyle bir şey :)


Aşağıda bulunan Şelale'ye doğru aşağıya iniyoruz ve orada ufak bir fotoğraf molası veriyoruz. Şelale'nin hemen üst kısmında bulunan çeşmeye ise Aşıklar Çeşmesi deniliyor. Bu çeşmeden Yedigöller'i temsilen yedi ayrı musluktan su akıyor.


Şelale ve Aşıklar Çeşmesi sonrasında yürüyüşümüze devam ettiğimizde sağ tarafımızda Deringöl'ü görüyoruz. Burası adından da anlaşılacağı gibi diğer göllere göre daha derin olduğu için Deringöl denilmiş.


Deringöl'ün hemen yanında Piknik alanı ve Kamp alanları bulunuyor. Burası Yedigöller'in en hareketli kısımlarından biri. Yukarıda Nazlıgöl'den merdivenlerden ayrıldığımız yolun devamı da tam olarak buraya çıkıyor. 

Bu bölümde piknik yapmak için alanlar ve masalar çoğunlukta. Fakat zeminde mangal yakmak kesinlikle yasak. Mangal yapmak isteyenler özel mangal alanlarında ya da ayaklı mangallarda yakabilirler. Ayrıca kamp yapmak için çadır alanları ve karavanlar için ayrılmış alanlar var. Ayrıca bir büfe de mevcut. Burada sıcak ve soğuk içecekler, gözleme, sucuk ekmek, yöresel baharatlar ve hediyelik eşyaların satıldığı bir kısım var. 

Yedigöller'de Nerede Kalınır? Yedigöller'de Konaklama :

Yedigöller'in göller bölümünde konaklamak isteyenler için bungalow evler mevcut. Ayrıca isteyenler için karavan ve çadırda kamp hizmeti de belli bir ücret karşılığında milli park tarafından sunuluyor. 


Piknik ve kamp alanının diğer tarafında Büyükgöl'ü görüyoruz. Burası Yedigöller'in en büyük gölü. Tepeden bakıldığında ise kalp şeklinde olduğu görülebiliyor. Bu özelliği ile de Yedigöller için yazılmış aşk hikayeleriyle de pekişiyor. 


Yedigöller'in inanılmaz doğası ve güzelliği bizi gün boyunca büyülerken burası için en çok üzüldüğüm konu insanlarımızın ağaçlara verdiği zararlar... Klasik bir 'Türk Hastalığı' olan 'Ağaç üzerine isim yazma' alışkanlığı burada da maalesef çok yaygın. İnsanlarımızın bu kadar güzel yerlerde neden bunu yaptıklarını bir türlü anlamış değilim. 

Seni bütün herkese rezil edeceğim demiştim Ozan.. Tüm isim yazanların günah keçisi sen oldun.. :)

( Bu arada fotoğraf temsilidir. Bu ismi yazan Ozan'ı tanımıyorum )


Ağaçlara isim yazan arkadaşlara fırçamızı da attıktan sonra Seringöl'e doğru ilerlemeye devam ediyoruz. Buraya Seringöl denilmesinin sebebi ise bu kısmın diğer göllerin olduğu bölgeye göre daha çok rüzgar almasıymış. 


Seringöl, Yedigöller'in Mengen'den gelen yolun en uç kısmında bulunuyor. Mengen'den Yedigöller'e gelenleri ilk olarak Seringöl karşılıyor. Ayrıca bu bölümde bir de Milli Parklar Müdürlüğüne ait bir misafirhane ve yönetim binası bulunuyor. 

Göller gezimizi bitirmemizin ardından Mete abi eşliğinde dağda treaking ve keşif yapmak için Seringöl sırtlarına doğru çıkarak ormana dalıyoruz. 

Burası bizim için günün en eğlenceli kısmı. Ormanda anlıyoruz ki bütün gün yaptığımız yürüyüş bizim için çok basit kaçmış, bize atraksiyon lazımmış :) Treaking sırasında gün boyunca 'acaba karşımıza ayı çıkar mı?' sorusu aklımıza daha bir sık gelmeye başlıyor. İşin kötüsü Mete abiye "karşımıza ayı çıkarsa ne yapacağız?" sorularına tatmin edici cevaplar alamıyoruz :) Allahtan elimizde kendimizi korumamız için selfie çubuklarımız var :)



Büyükgöl'e doğru inişe geçtiğimizde hep birlikte günün en keyifli anlarını yaşadık. Kazasız bir şekilde dağdan inişimizi gerçekleştirirken özellikle Zeynep ve Şeyma'nın son derece profesyonelce düşüşleri hepimizi kahkahalara boğdu. Tabi bu düşüşler esnasında kameralarımız da kayıttaydı.. Ne tesadüf değil mi? :)


Artık gezimizin son kısmına geliyoruz. Büyükgöl kenarındaki patika yoldan yürüyerek piknik alanındaki diğer arkadaşlarımızla buluşacağız. Yedigöller'deki son anlarımızın keyfini çıkarıyoruz.


Piknik alanında diğer arkadaşlarımızla buluştuğumuzda kendimizi masalara zor atıyoruz. Bütün gün hasret kaldığımız çaylarımızı söylüyor ve çayımızı yudumlarken ne kadar yorulduğumuzu fark ediyoruz. Burada bu güzel günü noktalıyor ve İstanbul'a dönüş için aracımıza geçiyoruz.


Bugün Uzaklar Derinler ekibimiz ile birlikte Yedigöller'de bol oksijenli, bol kahkahalı ve bol yürüyüşlü harika bir pazar geçirdik. Gezimize katılan tüm dostlara bu güzel güne renk kattıkları için teşekkür ediyorum. Ayrıca bu gezinin organizasyonunu yapan ve bizlere engin tecrübesiyle liderlik yapan Uzaklar Derinler grubu kurucusu sevgili Emin Mete SİVEREK'e de çok teşekkür ederim.

Yedigöler Gezi Rotası - Bugün Nereleri Gezdik?

    

Yedigöller'den Sevgilerle...

Caner ÇELİK 06.11.2016

Fotoğraflar : Caner ÇELİK, E.Mete SİVEREK, İrem DİNÇMAN, Zeynep KARADUMAN, Şeyma ERDOĞAN.

Bu Yazılar da İlginizi Çekebilir
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Yazı hakkındaki fikir ve görüşlerinizi yazının altına yorum yaparak paylaşırsanız çok sevinirim. Ayrıca bölgeye gezi planı yapacaklar sorularını paylaşabilirler. Elimden geldiğince yardımcı olmaktan zevk duyarım.

Gezilerim sırasında anlık paylaşımlarımı yazılardan önce İnstagram'dan yapıyorum. Dilerseniz sosyal medya hesaplarımdan paylaşımlarımı takip edebilirsiniz.

Bu yazıda  Yedigöller, Yedigöller Gezi Rehberi,  Yedigöller Gezi Notları, Yedigöller Gezisi, Yedigöller'e Nasıl Gidilir?, Yedigöller'e Nasıl Ulaşılır? Yedigöller'e Hangi Yoldan Gidilir? Yedigöller'de Konaklama, Yedigöllerde Kamp, Yedigöller'de Çadır, Yedigöller Gezi Rotası, Yedigöller'de Mangal, Yedigöller Treaking, Yedigöller Turları, Bolu, Bolu Gezilecek Yerler, Bolu Görülecek Yerler, Bolu Gezi Rehberi, Yedigöller Göl isimleri   konularına yer verdik. Umarım beğenmişsinizdir.

Sosyal Medya Takip
   
Bu Yazıyı Paylaş:  Facebook Twitter Google+

4 yorum:

  1. İrem Dinçman8 Kasım 2016 20:27

    Tek kelimeyle doğa harikası olan Yedigöller gezimiz de tam olarak harika geçti. Doğanın muhteşem ambiansına güzel dostlar ve şeker tadında muhabbetler de eklenince zaten güzel olan ortam daha da güzel oldu. Mükemmel bir gün geçirdik. Katılamayanların bu yazıdan sonra iyice akıllarının kalacağına eminim :) Kesinlikle gidip görülmesi yerlerden biri ve bu mevsimde harika bir renk cümbüşüne sahip. İmkanınız varsa mutlaka zaman kaybetmeden gidilmesini şiddetle tavsiye ederim. Caner seni de bu güzel ve espirili yazın için tebrik ediyorum. Ellerine ve emeğine sağlık :) Başka bir gezide tekrar görüşmek üzere ��

    YanıtlaSil
  2. Yazını okurken yüzümde gülümseme yeniden yaşadım o günü ve dikkat etmediğim ayrıntıları fark ettim. Bu ara inanıyorum ki gezilerimize devam edersek o çok merak ettiğimiz ayıyı göreceğiz... ne yapmamız konusunda googledan destek alırız olmadı ������

    YanıtlaSil
  3. Merhaba Caner'cim.
    Yazını
    ve resimleri ilgi ve zevkle okudum.
    Sizlerle beraber olmak benim için de bir zevkti.
    Çok güzel bir gezinin ardından ayrıca bu güzel resimleri senin kaleminden satırlara akan sıcak yazınlada okuyunca ayrı bir tat ortaya çıktı.
    Yeni bir gezide buluşmak üzere.
    Sevgiler.
    Emin Mete Siverek

    YanıtlaSil
  4. süper bir ekiple süper bir gezi olmuş... yedi göllere kesinlikle gidilmeli sonbahar mevsiminde...paylaşımınız için teşekkür ederim caner bey :)

    YanıtlaSil

En Çok Okunanlar