2015 yılı Türkiye Tavla Turunun son ayağı olan 5.Ankara Açık Tavla Turnuvası 7-8 Kasım 2015 tarihlerinde Ankara'da The Green Park Hotel'de düzenlendi. Başkent Tavla Derneği'nin ev sahipliğini yaptığı turnuvada bizde İstanbul'dan katılım sağladık.
İstanbul, İzmir, Bursa başta olmakla beraber Türkiye'nin birçok şehrinden tavla severler Ankara'da buluştu. 5.Ankara Açık'ta şampiyonluk Ankara'dan Ümit BALTA'nın oldu. Beyefendi kişiliği ile tanınan Ümit BALTA, nitelikli oyun gücünü de ortaya koyan bir başarı elde etti. Final masasının diğer tarafında ise bir başka beyefendi oyuncu KKTC'den Cengiz DİNDAR vardı. KKTC tavlası, İzmir Açık'taki şampiyonluklarından sonra bir başka önemli başarıya da Ankara'da imza attı. Turnuvanın üçüncüsü ise İstanbul Tavla Derneği Başkanı ve Türk tavlasının önemli ismi Fuat ERDAĞ elde etti.
Türkiye Tavla Turu puanlamasında birincilik mücadelesi nefes kesti. İstanbul'dan Ali Çetin BELENE turun son saatlerinde Antalya'dan İlker GÖÇHAN'ı geçerek birinciliği elde etti. İki usta oyuncumuzun mücadelesi ilgi ve takdir ile izlendi.
Ben ise turnuvanın ana aktivitesine şanssız başladım. İlk gün 3 mağlubiyet alarak turnuvayı 121. sırada tamamladım (132). İkinci gün düzenlenen Son Şans turnuvasında ise 2 galibiyet, 1 mağlubiyet alarak turnuvayı 18.sırada tamamladım (102).
Her yıl 10 Kasım'a en yakın haftasonu tarihlerinde geleneksel olarak düzenlenen Ankara Tavla Turnuvası büyük atamızın anısına başarılı bir organizasyon ile gerçekleşti. Bu başarıya imza atan Başken Tavla Derneği'ne ve turnuvanın organizasyonunda emeği geçen herkesi tebrik ve teşekkür ederim.
Bu yazıda Tavla Turnuvaları, Ankara Tavla Turnuvaları, Türkiye Tavla Turu, 5.Ankara Açık TavlaTurnuvası, Modern Tavla Turnuvaları, Başkent Tavla Kulübü, Ankara Tavla Derneği, İstanbul Tavla Kulübü konularına yer verdik. Umarım beğenmişsinizdir.
Lütfen yazıya yorum yapınız ve eğer beğendiyseniz paylaşınız. Teşekkürler :)
Daha önce yazdığım Datça yazımda birgün buraya tekrar gelip görmediğim meşhur datça koylarını ve Knidos antik kentini gezeceğimi söylemiştim. İşte o gün bugündür.. :)
Birkaç gündür bu bölgede gezmedik yer bırakmadığımız ekibimizle atladık arabamıza Datça'ya doğru düştük yollara..
Aynı kadroyla birkaç gezi yaptık artık tanıyorsunuzdur ama ben yine ekibi tanıtayım.. Soldan sağa Ben, Kamil, İbrahim, Süleyman ve Oğuzhan..
***
Datça'ya vardığımızda hiç şehir merkezine uğramadan direk Datça Yarımadasının batısına doğru yol aldık. Reşadiye'den Knidos Yolu ve Mesudiye köyü üzerinden sahil yolu güzergahını tercih ettik. Çünkü Datça'nın en ünlü koyları olan Hayıtbükü, Ovabükü ve Palamutbükü'nü görmek için böyle bir plan yaptık. Mesudiye köyünden sahile inerken bizi Hayıtbükü'nün inanılmaz manzarası karşıladı..
Hayıtbükü
Hemen bu manzaradan aşağı inip bu şirin koyda biraz sahilde yürüyelim istedik. Sessiz, sakin huzur veren çok şirin bir koy burası. İsmini hayıt ağacından almış aynı zamanda koyun her tarafında dut ağaçları da bulunuyor. Sıcacık bir denizi, ufak ufak ısıran huysuz balıkları var. Biraz daha sakin bir yerde yüzmek isteyenler için hemen sol tarafta Gabaklar Koyu da bulunuyor. Buraya yüzerek bile gitmeniz mümkün. Hayıtbükü, huzurlu bir tatil isteyenlerin listelerine eklemeleri gereken bir yer. Burada mütevazi bir tatil planı yapmak isteyenler için de biraz inceleme yapayım dedim.
Sizler için seçtiğim yerler Ogün's Palace, Poyraz Pansiyon ve Hayıtbükü Ahşap Evleri'ni tavsiye edebilirim.
Hayıtbükü'nde fazla zaman geçirmeden hemen çok yakında bulunan Ovabükü'ne doğru ilerliyoruz. Arabayla 5 dakika mesafeleri var.
Ovabükü
Ovabükü ile ilgili söyleyeceklerimiz Hayıtbükü ile aynı diyebilirim. Sadece sahili Hayıtbükü'ne göre biraz daha uzun. Buranın ismi de bir ova üzerine kurulu olduğu için verilmiş. Hayıtbükü'nde olduğu gibi konaklayabileceğiniz ufak ve şirin pansiyonlar mevcut. Ova Pansiyon, Ada Pansiyon ve Ovabükü Pansiyon benim gözüme çarpan kalınabilir güzel işletmeler.
***
Ovabükü'nden çıkıp yolumuza devam ediyoruz. Biraz rampa çıkıyoruz ve harika bir seyir tepesine geliyoruz. Burası tam fotoğraf almalık bir yer.. Ama ufak bir sorunumuz var.. Biz arabadan iner inmez bir keçi sürüsü dadanıyor bize.. Neyse ki Kamil devreye giriyor "Biz dostuz bize dokanmayın"diyince yanımızdan geçip gidiyorlar sağolsunlar..
Benim memleketimin keçisi bile çok anlayışlı ya.. :)
Fotoğraf molamızın ardından Palamutbükü koyuna doğru inişe geçiyoruz. Arada bir de Akvaryum Koyu var onu da fotoğraflayalım dedik..
Palamutbükü
Palamutbükü koyu, Datça'nın en ünlü koyların başında gelmektedir. Buranın yerlilerinin yanı sıra sürekli gelen müdavimleri de çoğunluktadır. Badem ağaçlarıyla çevrili bu güzel koyun 2 km uzunluğunda bir de plajı vardır. Plaj boyunca uzanan bir çok pansiyon ve restaruant mevcuttur. Buradaki her işletmenin önünde sahilde sandalye ve masalar atılmış durumdadır. Sahil kenarında oturup vakit geçirmek ve akşam yemeğinizi buralarda yemek çok keyifli.
Konaklama için en popüler yerler ise Otel Mavi Beyaz, Bük Pansiyon, Uygar Apart, Olgun Apart olarak sayabiliriz.
Burada daha fazla vakit geçirmek isterdik fakat gezimizin en önemli kısmı olan Knidos'a gitmek için sabırsızlanıyoruz.
Yazıköy üzerinden Knidos antik kentine doğru ilerliyoruz..
Knidos Antik Kenti
Kente yaklaştıkça ilk önce bizi tarihi rum evleri karşılıyor. Solun sağ ve sol tarafına yapılmış birçok eski rum evleri mevcut. Otopark'a gelip aracımızdan iniyoruz ve Knidos'a giriş yapıyoruz.
Şehrin girişinde yamaç arkasında kalan tiyatro karşılıyor bizi ilk olarak, bu tiyatroyu görür görmez şok oluyoruz.. Burası bizim beklediğimizden çok daha büyük bir antik kent.
Knidos'un ilk kuruluş yeri bugünkü Datça ilçe merkezinin 1,5 km kuzeydoğusundaki Burgaz mevkiidir. Sonrada bugünkü yerine yani yarımadanın batı ucundaki Tekir Burnu mevkiine taşınmıştır.
Knidos hem yarımadanın güneye bakan ucunda, hemde Kap Krio'nun (Deve Boynu) kuzey yamacında teraslar üzerine kurulmuş, muhteşem konumuyla bölgenin en güzel kentlerinden biridir. Her iki kara parçası bir köprü ile birbirine bağlanmış ve böylece başlangıçta geçilebilir limanlar birbirinden ayrılmıştır. Kenti, yuvarlak ve köşeli kuleleriyle 4 km uzunluğunda surlar çevrelemiştir. Şehir surlarının dışında, doğuya doğru yaklaşık 7 km uzunluğunda bir nekropol (mezarlık) bulunmaktadır.
Şehirde iki adet tiyatro bulunuyor. Bunun yanı sıra agora, Apollon Tapınağı ve sunağı, güneş saati, Demeter kutsal alanı ve odeon kalıntılarını görebilirsiniz.
***
Knidos'un tarihi hakkında biraz bilgi verdikten sonra dönelim tekrar bize.. Knidos'ta gezinti yapmak için biraz yukarı çıktığımızda diğer yamaçların da ne kadar güzel manzaralarının olduğunu görüyoruz. Antik Kent'i bir yana bırakıp karşımızda meşhur Knidos Feneri'ni gözümüze kestiriyoruz.. :)
Derhal Fenere dağ yolundan yürümeye başlıyoruz. Fener yaklaşık olarak 1 km ileride. Fakat önümüzde güneşin batışı gibi bir engel var. Knidos'a planladığımız saatten daha geç gelince maalesef bu yürüyüşü ertelemek zorunda kalıyoruz. Buradaki engel sadece havanın kararması değil aslında. Jandarma sıkı bir kontrol halinde olduğu için karanlık saatte Fenerden dönen 4 kişi belki çok hoşlarına gitmez diye düşünüp geri dönüyoruz.
Ama o Fenere gidememek nasıl içimde kaldı bi bilseniz... Aha buraya yazıyorum! birgün o fenerin oraya gideceğim ve burada çatır çatır yazıp doya doya anlatacağım.. Ama bugün o gün değilmiş.. :)
Ege ile Akdeniz'in birleştiği bu mükemmel noktada güneşi batırıyoruz..
Güneşin batmasıyla birlikte karanlığa kalmadan tepelerden inmemiz gerekiyor. İnerken son manzara fotoğraflarımızı çekiyoruz ve artık Knidos'tan ayrılıyoruz... Bitirmeden önce bu harika noktadan bir de panaromik bir video paylaşalım...
Bu güzel günde benimle birlikte olan değerli arkadaşlarım Süleyman Gönder, İbrahim Batman, Kamil Kocabaş ve Oğuzhan Artar'a teşekkür ederim.
Gezilerim sırasında anlık paylaşımlarımı yazılardan önce İnstagram'dan yapıyorum. Dilerseniz İnstagram Hesabımı takip edebilirsiniz. Ayrıca Facebook Sayfamdan da paylaşımlarımı takip edebilirsiniz.
Yazı hakkındaki fikir ve görüşlerinizi yazının altına yorum yaparak paylaşırsanız çok sevinirim. Ayrıca bölgeye gezi planı yapacaklar sorularını paylaşabilirler. Elimden geldiğince yardımcı olmaktan zevk duyarım. Beğendiğiniz yazıları lütfen sosyal medya hesaplarınızda paylaşınız. Teşekkürler :)
Bu yazıda Datça, Datça koyları, Datça'nın en güzel koyları, Datça Palamutbükü, Datça Hayıtbükü, Datça Ovabükü, Palamutbükü otelleri, Palamutbükü pansiyonları, Datça knidos, Knidos antik kenti, Knidos nerede, Knidos nasıl gidilir, Knidos tarihi, Datça gezi notları, Datça gezilecek yerler, Datça görülecek yerler konularına yer verdik. Umarım beğenmişsinizdir.
Sazlıklardan oluşan bir labirent hayal edin.. Bu sazlıkların arasında sıra sıra ilerleyen küçük tekneler düşünün.. ve bu labirent'in sonunda bir cennet ; Dalyan...
Türkiye'nin en önemli simgelerinden biri olan kaya mezarlarıyla Kaunos antik kentininin yanıbaşında kilometrelerce uzanan İztuzu Plajı'nı ve dünyada nesli tükenen Caretta Caretta kaplumbağalarını keşfetmenin tadına varabilirsiniz burada.
Dalyan'da tatil yapmanın yanı sıra özellikle Fethiye ve Marmaris bölgelerinden de Dalyan'a turlar ile ulaşmanız mümkün. Bunun dışında kendi imkanlarınızla da Dalyan'a kara yolu ile de gelebilirsiniz.
Biz de 4 arkadaş Marmaris'ten Dalyan'a deniz yolunu tercih ettik ve birlikte çalıştığımız gezi teknelerimizden biriyle Dalyan'a bir uğrayalım dedik.. :)
Marmaris'ten Ayrılış...
Sabah saatlerinde Barkas isimli teknemizle Marmaris'ten ayrıldık. Dalyan'a tur yapan açık denizde seyir ettikleri için boyutları ve kapasiteleri çok büyük teknelerdir. Hal böyle olunca tekneler sanki bir cruise teknesi gibi kalabalık oluyor. Ama biz sezon sonuna denk geldiğimiz için çok kalabalık bir grubumuz yok daha rahatız :)
Marmaris - Dalyan arası deniz yoluyla yaklaşık olarak 2 saat 15 dakika sürüyor. Uzun bir deniz yolu rotası olduğundan tekneler bu güzergahta 1 defa yüzme molası veriyorlar. Bu yüzme molası da genellikle Yılancık Adası'nda oluyor.
Dalyan bölgesine geldiğinizde İztuzu plajının tam karşısındaki Delikli Ada denilen yerde büyük gezi teknelerimizden inip ufak teknelerimize transfer oluyoruz. Burada genelde kişilerin milliyetlerine göre tekneler organize ediliyor. Teknelerdeki kişilerin milliyetine göre Türkçe, İngilizce ve Rusça rehberlik hizmeti veriliyor.
İztuzu Plajı (Turtle Beach)
Ufak teknelerimizle gruplar halinde İztuzu plajının iskelesine doğru ilerliyoruz. Burada teknemizin kaptanı bize buranın ünlü mavi yengeçi konusunda bilgiler veriyor. Burada Caretta Caretta'ların en sevdiği gıda maddesi olan mavi yengeç, insanlar tarafından da çok ilgi görüyor.
İztuzu Plajı 5,5 kilometre uzunluğunda altın sarısı kumlardan oluşan dünyanın en güzel ve en önemli plajlarından biri. Bir tarafı tatlı su, bir tarafında ise tuzlu su. Caretta Caretta kaplumbağalarının yumurtalarını bırakabilmeleri için çok uygun olan bu ince kumlu plajın batı kısmına teknelerle, doğu kısmına ise kara yoluyla ulaşım mevcuttur.
Plaj sabah 08:00'dan akşam 20:00'a kadar halka açık daha sonra da plaja giriş kesinlikle yasak. Havanın kararmasıyla birlikte plaj asıl sahiplerine kalıyor, o şirin Caretta Caretta'lara...
Caretta Caretta'ların çoğalması için yumurtaların doğal yönden muhafaza edilmesi çok önemli. Bu yüzden halka açık bir plaj olsa da belediye ve çevre gönüllüleri tarafından plaja konulan yuva kafesleri ile yumurtaların bırakıldığı yuvalar korunuyor.
Bir Felaketin Mucizevi Meyvesi İztuzu
Antik çağlarda İztuzu plajı yokmuş. Günümüzde İztuzu Plajı'nın 3 km içerisinde bulunan antik kent Kaunos (Caunos) bir liman kenti imiş. Gemiler şimdiki Sülüklügöl mevkiine yanaşırmış.
M.Ö.227'de büyük Rodos depreminde Anadolu'nun güneybatı sahilinin büyük zarar gördüğü tarihte bilinmektedir. Bu deprem Dalaman çayının yatağını değiştirmiş. İşte bu olay İztuzu mucizesini yaratmış. Dalaman çayı olmayınca kumların sürüklenmesi ters tarafa dönmeye başlamış. Dalgalar kumları karaya sürüklemiş. İztuzu önündeki bulunan kayalıklar dalgaları kestiği için kumlar şimdiki bulundukları yerde birikmiş de birikmiş. İncecik altın sarısı kumlar uzun bir zaman sonunda bu mükemmel kumsalı oluşturmuş.
İztuzu adı nereden geliyor? diye soracak olursanız, bir liman kenti olan Kaunos aynı zamanda tuz ve tuzlu balık üretiminin ve satışının yapıldığı bir şehir. Buranın ismi de tuz ticaretinden gelmekte..
***
İztuzu plajı hakkında bu kadar bilgi verdikten sonra gelelim bize... Yoğun geçen bir turizm sezonunun artından bu güzel plajda çok keyifli bir vakit geçiriyoruz. Yüzüyoruz, güneşleniyoruz, dinleniyoruz...
İztuzu plajında soyunma kabinleri, duş alanları ve ufak ihtiyaçlarınız için bir büfe mevcut. Buradaki zamanımızın dolmasının ardından Dalyanağzı iskelesine geri dönerek ufak teknelerimizle Dalyan Çayındaki turumuza başlıyoruz.
Dalyan Çayı
Dalyan Çayında sazlıkların arasında ilerlerken yazımızın başlığının ne kadar yerinde olduğunu göreceksiniz. Sanki bir labirenttesiniz ve bu gizem de bu yolculuğa ayrı bir keyif katıyor. İztuzu plajında Caretta Caretta'ları göremeyeceğimizi biliyorduk ama belki Dalyan çayında görebileceğimizi umuyorduk ama şanslı günümüzde değiliz maalesef.
Sizlere kendi çektiğim bir Caretta Caretta fotoğrafı paylaşmak istiyordum ama olmadı.. Bende sizleri bizim caretta'larla tanıştırayım bari :) Soldan sağa doğru ; Ben, İbrahim, Kamil ve Oğuzhan.. Yaz boyunca birlikte çalıştığım ekip arkadaşlarım.
Dalyan çayında yaptığımız gezi sırasında Kaunos (Caunos) antik kentinin yakınından geçiyoruz fakat oraya bugün gitmemiz mümkün değil. Umarım başka bir gün de oraya gider tek bir yazı da bol bol Kaunos'u anlatırız size. Fakat tabiki Dalyan'ın simgesi olan meşhur kral mezarlarını görüyoruz karşıdan. Tekne kaptanımız burada bir fotoğraf molası veriyor ve biz de bu fırsatı kaçırmıyoruz.
Bu arada gezimizden kısa bir anı da paylaşmadan geçmeyelim.
Not :Geziler,m sırasında paylaştığım videoları takip etmek isterseniz youtube kanalıma üye olabilirsiniz.
Tekne gezimiz meşhur çamur banyosunun olduğu kısımda sona eriyor. 1 saatlik süreyle teknemizde değiliz, sırada çamur banyosu ve termal havuz var..
Dalyan Çamur Banyosu & Termal Havuzlar
Dalyan denince akla gelen bir diğer şey ise kuşkusuz Çamur Banyosu. Bu çamur öyle bildiğimiz çamur değil. Cilt rahatsızlıkları başta olmak üzere birçok hastalığa iyi geldiği söyleniyor. Ya da acaba yıllar önce bir deli bir kuyuya taş atmış, biz de peşinden mi gidiyoruz orası meçhul..
Çamur olayına çok sıcak bakmasam da buraya kadar gelmişken bunu da yaşamamak olmaz diyoruz dalıyoruz çamura! bir kişi hariç.. Kamil girmiyor çamura..
Buraya ilk geldiğinizde çamurun iğrenç kokusu sizi çok etkiliyor fakat girince alışıyorsunuz :)
Çamura bulandıktan sonra 5 dakika içinde çamur üzerinizde kuruyor ve sonra da yan taraftaki duşlarda vücudunuzu temizliyorsunuz. Saçlarınıza çamuru bulaştırmadığınız sürece sorun yok, çamurlar kolayca dökülüyor vücudunuzdan.
Bu arada şimdi farkettim bazı yerlerimi çamurlamayı unutmuşum görsel açıdan hoş olmamış, sizlerden özür diliyorum.. :)
Çamurlarımızdan arındıktan sonra sıra geliyor termal havuza.. Tabi buraya girmeden sizi her ihtimale karşı hortumla sulayarak bir elden geçiriyorlar.. :)
Daha sonra yaz kış 39 derecelik suyuyla meşhur termal havuzda buluyoruz kendimizi.. Yine bir kişi eksiğiz, bu sefer de İbrahim girmiyor havuza.. Fotoğraflar İbrahim'den..
Termal havuz keyfimizin ardından buradaki vaktimiz doluyor. Ufak teknelerimize binip Dalyan ve İztuzu plajını takiben sabah Marmaris'ten geldiğimiz büyük teknelerimize doğru yol alıyoruz. Akşam üstü saatlerde deniz çok dalgalı olur diyorlardı da biz bunu çok ciddiye almamıştık. Büyük teknelerimize ulaşana kadar yaşadığımız maceranın sonunda bu söylentilere hak verdik :)
İlk önce bugün yaptığımız rotaya bir göz atalım, sonra da veda edelim..
Büyük teknemize bindiğimizde ne kadar yorulduğumuzu fark ettik. Fakat teknenin en önünde oturup güneşin batışını izleyince bütün yorgunluğumuzu unutuyoruz.. İstikamet Marmaris... Bu güzel güne renk katan İbrahim Batman, Kamil Kocabaş ve Oğuzhan Artar'a teşekkür ederim.
Dalyan'dan sevgilerle...
Caner ÇELİK
04.10.2015
Fotoğraflar : Caner ÇELİK, İbrahim Batman, Kamil Kocabaş, Oğuzhan Artar, Dalyan Belediyesi
Gezilerim sırasında anlık paylaşımlarımı yazılardan önce İnstagram'dan yapıyorum. Dilerseniz İnstagram Hesabımı takip edebilirsiniz. Ayrıca Facebook Sayfamdan da paylaşımlarımı takip edebilirsiniz.
Yazı hakkındaki fikir ve görüşlerinizi yazının altına yorum yaparak paylaşırsanız çok sevinirim. Ayrıca bölgeye gezi planı yapacaklar sorularını paylaşabilirler. Elimden geldiğince yardımcı olmaktan zevk duyarım. Beğendiğiniz yazıları lütfen sosyal medya hesaplarınızda paylaşınız. Teşekkürler :)
